Bir maç daha ucuz yenilen ve kaçırılması çok zor olan goller sonucunda yine son dakika hüsranı ile tamamlandı. Bize bir puan yetmez felsefesi ile bu kaybedilen beşinci veya altıncı puan oldu.
Trabzonspor, İstanbul Belediyespor, Sivasspor, Gençlerbirliği maçlarından sonra Eskişehirspor maçında da son dakikalarda yenilen ucuz goller ile maça konsantrasyon eksikliğimiz de ortaya çıktı; daha doğrusu maça olan inançsızlık ve kendine olan güven duygusunun ne kadar az olduğunu anlatan bir tablo gördük.
Tabii sadece yeteneksizliğimiz ve şanssızlığımız değil sonucu etkileyen faktörler… Beşiktaş, Manisa, Sivas, Trabzon, Mersin ve Ordu maçlarında aleyhimize çalınan kötü niyetli düdükler ve oyunun sonucuna etki eden kararlar ile çok puan kaybı yaşadık.
Bunlara ek olarak Ziya hocanın anlam veremediğim bir şekilde her maça katı defansif anlayışı ile çıkması da kayıp puanların en büyük sebeplerinden birisidir. Ediz ve Aydın gibi iki ağır stoperin var ve sağ geride de Güven gibi ofansif özelliği önde olan ve defansif etkisi sıfıra yakın bir eleman ile maça çıkarsan bu takımın defansa yatarak 1 puan alması hayalden öte bir şeydir. Zaten hemen hemen her maç oyuna hep mağlup başladık. İlk kez Karabük maçında oyunu almak için sahaya çıktık, öne geçtik; Trabzon maçında yatmadık ve Trabzon’ a kök söktürdük. Genç ve mücadeleci orta saha elemanlarına sahip olan Ankaragücü’nde Tonya gibi etkin bir kontra eleman da varken oyunu orta sahada rakibe basarak kurmak ve baskı sonucu kapılan topları Tonya’nın önüne atıp gol aramak en etkili taktik olarak görülmektedir. Ankaragücü’nün en etkili bölümü orta sahasıdır ve bu yüzden bu alanı oldukça kalabalık tutup topu bu alanda oynaması gerekir. En zayıf bölge ise gerinin göbeği ve sağ kanat olduğuna göre topu bu alanda kabul etmek ve buralarda top ile çok oynamak büyük hatadır ve birçok golü bu yüzden yedik. Hemen her maç Ediz, Aydın ve Güven en az 5 topu ıskalayıp kalede büyük tehlike yarattılar ve bunların birçoğu gol oldu. En son maçta da Ediz, Güven ve Aydın’ın ıskalarına Murat Duruer’in fizik kurallarını yıkarak kaçırdığı iki pozisyonu eklenip Ziya hocanın da ilk yarıdaki utanç verecek anlayışla ezik ve onursuz bir takım düzeni içinde sahaya çıkması kaçınılmaz hüsranı yarattı. İlk yarıyı % 35 ile oynayıp, ikinci yarıda bu oranı % 47’ye yükseltebiliyor ve oyuna da hâkim olup, en az 4 mutlak pozisyon kaçırıp, iki de gol atabiliyorsan demek ki bu oyun anlayışı yanlıştır ve oynamaya çalışan bir takımı baltalamaktır. Ziya hoca şunu hala anlamadı: Ankaragücü için 1–0 yenilmek ile 5–0 yenilmek arasında bir fark yoktur. Ayrıca alınacak bir puan şu durumda bizi kurtarmaz. Ankaragücü en azından sahasındaki her maçı almak için saldırgan oynamak zorundadır. Her ne kadar kadro derinliği olarak yetersiz olsa da tecrübe ve gençlik anlamında o kadar da kötü bir kadro değildir ve bu güce de sahiptir. İşin özeti Ziya hocanın dediği gibi çok felaket bir tablo da yoktur; bu takım kendi sahasında dengi takımları taraftarının da desteğiyle yenebilecek kadroya sahiptir. Yeter ki korkmadan oynasın. Karabük-Bursa maçı buna güzel bir örnektir.
Ziya hocanın oyuncu tercihleri ve oyun içi taktik anlayışları kendi yetkisi içinde olup tartışılabilir veya saygı duyulabilir. Ama bence Murat Durruer’e artık şans vermek bu taraftar ve bu takım için lükse kaçar. Yaklaşık on yıldır seyretmeme rağmen sol kanatta oynayıp kendini hiç geliştirmeyen, koskoca on sene içinde beş tane iyi orta yapamayan, hatırladığım bir Galatasaray maçı dışında hiçbir maça etkisi ve katkısı olmayan, altyapıdan geldiği halde hırsı bu kadar az olan başka bir futbolcu tanımadım. İnsan gol kaçırabilir ama hiçbir futbolcunun laubalilik ve şımarıklık haddi değildir. Son derece artistiğe yönelik ve ciddiye alınmadan vurulan iki top ile bu kadar insanın emeğini de çalmak kimsenin hakkı değildir. Yeteneksizlik bir yere kadar tolere edilebilir ama insan kendini hiç yetiştirmeye çabalamazsa, bu, kötü niyete girer ki böyle oyunculara Ankaragücü’nün ihtiyacı yoktur.
Alt yapıdan gelmek bir futbolcu için çok önemli olmasına rağmen bu kıymeti bilmeyen ve hırs adına içinde hiçbir şey taşımayan Murat Duruer’e yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür edip yollar bir an önce ayrılmalıdır. İshak Doğan ve diğer genç futbolcular takımda daha çok yer almalıdır. Ziya hoca da zaten düşmesi kesin gözü ile bakılan bu takıma sonuç ne olursa olsun artık saldırgan bir oyun oynatmalıdır.
Murat Duruer… Allah’ım bize sabır ver! Başka ne diyelim!